EĞİTİMDE ENDÜSTRİ 5.0

EĞİTİMDE ENDÜSTRİ 5.0

21 Nisan 2020 9 Yazar: admin

İnsanlık, avcılıkla başladı. İnsanlar hayatlarını devam ettirebilmek için doğadaki hayvanları avlanmak zorundaydılar. Geçen zaman içinde insanlar avcılıktan başka şekillerle de besin kaynaklarını elde edebileceklerini anlayıp buğday, arpa, mercimek, nohut gibi tahıl besinlerin keşfettiler. Bu sayede insanlar salt tüketici konumdan üretici konuma geçmeye başladılar. Bunda asıl önemli olan ise suyun tarımda kullanımı idi. Ardından endüstriyel topluma geçiş sağlandı. İlk kez buhar teknolojisi ile ulaşım sağlanmaya, yeni endüstri ürünlerinin üretimine başlandı. Daha sonra bilgi toplumu dönemi başladı. Bilgisayarlar ve dijital teknolojinin hâkim olduğu bu toplumda üretim, çok daha büyük bir ivme kazandı. Yakın zamanda ise artık kendi bilgisini kendi üreten makineler karşımıza çıkmaya başladı ki bu noktada insana çok da gerek kalmadan üretim sürecini baştan sona yönetebilen ve birbiriyle koordinasyon içinde çalışabilen robotlar gün yüzüne çıkmaya başladı. Yakın bir gelecekte ise insanların el ele verip çalıştığı üretim bantlarından, insanların kenardan hayretler içinde seyrettiği üretim süreçlerine hızla geçiş yaşanması bekleniyor.
Teknoloji o kadar hızlı değişiyor ki bu hızın gerisinde kalmamak için mevcut teknolojik gücü doğru yönetecek bir topluma dönüşmek zorundayız. İşte bu çerçevede son dönemlerde çokça adından bahsedilen Endüstri 5.0 ‘ın merkezinde akıllı makinalar değil insanlar var. Öyle bir çağda yaşıyoruz ki teknolojik gelişim artık kabuk değiştirir hale geldi. Mevsime göre deri değiştiren ya da kabuk atan canlılar gibi endüstri için de sürekli bir değişim, gelişim var desek yeri. Bildiğimiz şu ki artık teknolojideki gelişmeler durağan hızında değil olağanın dışında bir hızla ivme kazanıyor.
Almanya’da 1911’de ortaya çıkan ve hayatımıza insansız teknoloji devrimini getiren Endüstri 4.0’dan hemen sonra Japonya tarafından 2017 yılının sonlarında insan dostu teknoloji merkezli 5.0 Toplum yaklaşımı ortaya atıldı. Günümüz insanının yapay zekâ ve teknoloji ile gerçekten çok güçlü bir bağı var. Endüstri sektöründen sosyal hayatımıza kadar teknoloji ile o kadar içli dışlıyız ki artık onsuz yapamaz hale geldik.
Gelişen teknoloji sayesinde makineler ve robotlar pek çok alanda bizlere yardımcı olarak işlerimizi kolaylaştırdı. Aynı zamanda yaşantımızı ve düşünce şeklimizi de değiştirdiler. Bu değişimin getirdiği yarar ve zararlar bilimsel ortamlarda özellikle toplum bilimciler arasında araştırma konusu oldu. Bu araştırmalar sonucunda teknolojik gelişmelere ayak uydurabilen bilinçli toplum gerçeğine ulaşıldı.
Endüstri 5.0, teknolojik gücü doğru ve yerinde yönetebilecek bilinçli toplum oluşmasına katkı sağlamayı amaçlayan bir düşünce sistemidir. Endüstri 5.0 ya da Toplum 5.0; Endüstri alanında ortaya çıkan otonomlaşma süreci sonrasında çalışanların işsiz kalma riski ortaya çıkarken “insana odaklı ve yararlı teknolojiler” fırsatı sunuyor.
Dijital Dönüşüm Çağının yeni bir akıllı toplum felsefesi ve projesine ihtiyaç olduğunu düşünen Japonya, Toplum 5.0 felsefesini bizzat Japonya Başbakanı Shinzo Abe tarafından tanıtmıştır. Toplum 5.0 felsefesi kapsamında yeni bir ekonomi ve sosyoloji reformuna ihtiyaç duyulduğu Japon Ekonomik Organizasyonlar Federasyonu Keidanren’in hazırladığı 26 sayfalık bir çalışma ile dünyaya deklare edilmiştir. Bu yeni felsefeye göre Avcı Toplum, Tarım Toplumu, Endüstriyel Toplum, Bilgi Toplumu ve Akıllı Toplum (Toplum 5.0) olarak karşımıza çıkıyor.
Dijital dönüşüm ve Endüstri 4.0 mikro düzeyde işletmeleri etkisi alırken, makro düzeyde ise yeni bir büyüme ve kalkınma modelini ortaya koyarken, bu eş zamanlı teknolojik değişime dayalı toplumsal dönüşüm yeni bir akıllı toplum inşasını gündeme getirmiştir.
Japon Ekonomik Organizasyonlar Federasyonu tarafından hazırlanan çalışma, Toplum 5.0 felsefesi ışığında gelişmesi beklenen ekonomi ve sosyoloji reformunu geniş kitlelere anlatmayı amaçlıyor. Söz konusu çalışma ilk insanın doğuşundan bugüne kadar olan süreci bölümlere ayırıyor ve günümüze kadar olan süreçte toplumları Avcı Toplum (Toplum 1.0), Tarım Toplumu (Toplum 2.0), Endüstriyel Toplum (Toplum 3.0), Bilgi Toplumu (Toplum 4.0), ve Akıllı Toplum (Toplum 5.0) olarak beşe ayırıyor.

ENDÜSTRİ 1.0:
Su, Buhar, Rüzgar vb. doğal çevre gücünün makinelerde kullanılması. Özellikle buhar gücü ile çalışan lokomotif ve taşımacılık insan gözüyle deneyimlenen harika bir deneyimdi. Buharlı makinelerin icadıyla başlamıştır. Buhar makinelerinin çalışma prensibi; Sıvı halde bulunan su, kömür, petrol vb. maddeler ile ısıtılarak kızgın bir buhar elde edilir.
Bu buhar bir alana toplanıp ani ve hızlı bir şekilde soğutulur. Bunun sonucunda alanda basınç düşer ve vakum oluşur. Bu vakumun gücü kinetik enerjiye dönüşür ve piston sistemini tetikler. Bu teknik geliştirilerek 1665 yılında Worecester makinesi olarak bilinen ilk ticari buharlı makine icat edilmiştir .Buhar gücüyle çalışan makinelerin artmasından sonra makineleşme ve sanayileşme büyük hız kazandı. Sonradan gerçekleştirilen teknolojik yeniliklerle buhar makinesi lokomotiflerde ve gemilerde kullanılmaya başlandı. Demiryollarının inşası, büyük ölçekli demir ve çelik üretimi, imalat sanayinde yaygın makine kullanımı, buhar gücünün artması, telgrafın yaygın kullanımı, petrol kullanımı da bu dönemde başlamıştır. Günümüzde kullanılan otomobillerin yapı taşları da buharlı makinelerdir.


ENDÜSTRİ 2.0:
Elektriğin keşfi ve güç kaynağı olarak kullanılması. Elektrik Endüstri 2.0 kavramını ortaya çıkarttı. Elektrik kaynaklı seri üretim böylece büyük bir ivme kazandı. İkinci Sanayi Devrimi seri üretime geçiş ve üretimde elektriğin kullanılmasıyla oluşmuştur.
Endüstri 1.0 ile makineler yaygınlaşmış ve enerji elde etmeye başlamıştık. Bu enerji kaynaklarından sağladığımız enerjiyi elektrik gücüne çevirmeye başladık. Elektrik enerjisi ile elektrik gücü kullanan üretim bantları devreye girdi. Fabrikalar, makineler arasında parçaların gidip geldiği bir üretim akışına dönüştü. Ama hala insan gücü ağırlıklıydı.
Endüstri 2.0 ile gelen seri üretim yürüyen bantları tarihte ilk kez 1903 yılında Henry Ford’un otomobil fabrikasında kullanılmışlardır. Otomobil teknolojisinin ilerlemesinde Endüstri 2.0 devriminin önemi çok büyüktür.
Seri üretim yapan fabrikaların yaygınlaşmasıyla verimlilik üzerine de birçok araştırma yapılmıştır. Hala günümüzde kullanılan “Toplam Kalite Yönetimi”, “Bilimsel Yönetim İlkeleri”, “Taylor’culuk” bunlardan birkaç tanesidir. Telgraf (1840) ve Telefon (1880) icatları da bu dönemde yaşanmıştır. Aşağıda ilkel bir üretim bandı bulunuyor.


ENDÜSTRİ 3.0:
Dijital, elektronik sistemler ve bilişim sistemlerinin sektöre hâkim olmaya başlaması. Yani yazılım destekli üretimlerin ortaya çıkması diyebiliriz. Bilgisayar üretimle birleşince seri üretim bu sefer çok daha fazla bir ivme kazandı. Her ne kadar zamanla makineleşme artsa da insan gücüne her zaman ihtiyaç duyuldu. Bu dönem ile dijital evrim yaşandı. Elektronik cihaz kullanımı ve Bilgi Teknolojileri’nin gelişmesiyle üretim otomasyona bağlandı.
İlk programlanabilir mantıksal denetleyici(PLC – 1969), ilk mikro bilgisayar olan Altair 8800(1971) ve Apple’ın ilk bilgisayarı Apple I (1976) üretimi bu dönemin başlarında gerçekleşti.
Seri üretime geçişle birlikte otomasyon cihazlarının programlanması gerekti. Fabrikadaki makineler artık bilgisayar kontrolünde çalışmaya başladılar. Kendi hafızası olan bu bilgisayarlar ile daha seri ve verimli üretim yapılmaya başlandı. Dolayısıyla insan gücüne olan ihtiyaç biraz daha azaldı.
Makineler ilk defa insanları tehdit etmeye yavaş yavaş insanların yerini almaya başladı. Fabrikada artık sadece insanlar değil İnsan + Makine + Yazılım üçlemesi üretim yapmaya başladı.


ENDÜSTRİ 4.0:
İnsan gücü önemini yitirmeye başladı. Siber, fiziksel sistemler devreye girdi. Nesnelerin interneti ( Internet of Things ) kavramı fabrikalarda kullanılmaya başladı. Mobilleşme, nesnelerin interneti sayesinde büyük önem kazandı. Akıllı yüzükler, akıllı saatler, akıllı bileklikler üretilmeye başlandı. Herhangi bir nesneye internet erişimi sağlanmasıyla akıllı nesneler ortaya çıktı. Bu fiziksel sistemler sayesinde fabrikaların yönetimi fazlasıyla kolaylaştı. Enerji tüketimi azaldı, verimlilik arttı. Şuanda dünyanın ayak uydurmaya çalıştığı Endüstri 4.0’ı ilk olarak 2011’de duyduk. Geçtiğimiz yıllarda da ülkemizde çeşitli organizasyonlarda kendisine büyük yer buldu.
Endüstri 4.0, Bilişim teknolojileri ile fabrikaları bir araya getiriyor. Siber-fiziksel sistemler, cloud storage gibi modern bilişimi ve IoT’yi de kullanarak imalat sektöründe verimliliği, kalite ve esnekliği artırmak için üretim sistemlerine entegre edilip, olası verimlilik durumlarını analiz ederek rekabet ortamında avantaj sağlamayı amaçlıyor.
Üretim aşamasında siber-fiziksel sistemlerin kullanılması neredeyse insanlardan bağımsız üretim yapan, kendi aralarında koordine çalışıp optimize edebilen akıllı fabrikalar demektir. Bu da tabii üretimde insan elinin çektirildiğini gösterir.
Dördüncü Sanayi Devrimi’nin birçok tarafı vardır. Bunlardan bir tanesi bizleri yani bireyleri çok yakından etkileyen “Internet of Things – IoT – Nesnelerin İnterneti”.
Internet of Things – IoT – Nesnelerin İnterneti
Internet of Things’i endüstriden ayrı düşünürsek, cihazların birbirleriyle ve çevreleriyle iletişimini sağlayarak günlük hayatımıza entegre olması anlamına gelir. Kullanmakta olduğumuz cihazlar, araçlar, elbiseler, kitaplar, evler ve aklımıza gelebilecek her türlü nesnenin bir ya da daha fazla işlevi vardır.
Bu işlevleri gerçekleştirmek için bizim tarafımızdan kullanılmaktadırlar. IoT bunlara internet yoluıyla erişebilir kılmayı sağlar ve hatta bu nesnelerin birbirleri ile iletişim kurarak koordine bir şekilde çalışmasını hedefler.


ENDÜSTRİ 5.0 ( TOPLUM 5.0) NEDİR?

Endüstri 5.0’ı toplum odaklı insansız teknolojiler olarak veya Toplum 5.0 olarak da tanımlayabiliriz.
Endüstri devrimlerinin zaman aralıkları yüz yıllık dilimlerle ilerlerken 2000 yılı sonrası, neredeyse on yıla kadar düşmüş durumda. İlk defa Bilişim Fuarı CeeBIT 2017’de Japonya Başbakanı’ndan duyduğumuz Endüstri 5.0 veya Toplum 5.0 Japonlara insanların yapamadıklarını yapacak, insanın yaratıcılığını insan için ön plana çıkaracak bir devrim. Bilişim Fuarı CeeBIT 2017’ye katılan Japonya Başbakanı Shinzo Abe, fuarda Society 5.0 (Toplum 5.0) felsefesini, “Teknoloji toplumlar tarafından bir tehdit olarak değil, bir yardımcı olarak algılanmalı” inancıyla temellendirdiklerini söyledi. Shinzo Abe, fuar dönüşü Endüstri 4.0 devrimin ardından yaşanan yeni dönemi, Tokyo’da Society 5.0 ismiyle başlattı. Süper akıllı toplum Shinzo Abe ,“Toplum 5.0”ı, dijitalleşmenin ve robotların etkisini demografik, ekonomik, etik ve sosyolojik yönden değerlendirerek, insanların makine ve robotlarla ilişkisinin en verimli biçimde sağlandığı “süper akıllı toplum” modelini öneriyor. Bu bağlamda, Toplum 5.0, bilgi toplumundan süper akıllı topluma geçişi ifade ediyor. Avcı toplumu ile başlayan insanlık çağı, bugün artık bilgi toplumundan süper akıllı topluma geçiş yapma sürecinde. “Toplum 5.0” kavramıyla Shinzo Abe, “süper akıllı toplum”un tanımını yapıyor. Toplum 5.0’ı, Endüstri 4.0’ın getirdiği teknolojik yenilikleri topluma en verimli şekilde entegre ederek, ülkenin geleceği için tehdit teşkil eden sorunları ortadan kaldırabilecek bir devrim olarak değerlendiriyor. Diğer yandan Endüstri 5.0’ı Japonya dışında farklı yorumlayanlar da var: Accenture Danışmanlık’ın yaptığı araştırmalara göre Endüstri 5.0, üretime insan dokunuşunu tekrar geri getirmeyi hedefleyen bir akım ve buna da işbirlikçi endüstri (collaborative industries) adı veriliyor. Bu bağlamda üreticilerin yüzde 85’i, bağlantılı iş gücünü, yani robotlarla iş birliğini, kendi standart üretim süreçlerinde olağan olacağını görüyorlar. Araştırmaya göre robotlar, yüksek hacimli standart süreçlerde üretilen standart ürünler için çok iyi iken, her bir ürün için “özel bir şeyler” eklenmek istendiğinde yönlendirmeye ihtiyaç duyuyor. Bu durum, üretim süreçlerine insan dokunuşunu geri getirmeye ihtiyaç olduğunu gösteriyor. İşbirlikçi robotlar (collaborative robots, co-bots) insan işçilerle uyum içinde, birbirlerinin tamamlayıcısı olarak çalışıyorlar. Sonuç olarak robotlarla çalışan insanın daha karmaşık projelerde yaratıcılığını kullanabilmesinin yolu bu şekilde arttırılmış oluyor. İşbirlikçi robotların belirli karakteristik özellikleri; esnek, kolay programlanabilir ve güvenli olmaları. Bu ön koşullar sağlandığında gerçek insan ve robot iş birliği yapılabiliyor ve serpilip büyüyebiliyor. Sigurdur Runar Fridjonsson’a göre, insan-robot iş birliği gelecekte için de sonsuz fırsatları barındırıyor.
Elbette daha farklı düşünenler, geleceği planlayanlar ve bunu yaparken insan faktörünü temel alanlar da yok değil. Ürettiği üstün teknolojilere rağmen ismi şaşırtıcı biçimde Endüstri 4.0 devrimiyle pek yan yana anılmayan Japonya, bu yıl Almanya’nın Hanover şehrinde gerçekleşen dünyanın en kapsamlı teknoloji fuarlarından CeBIT’in partner ülkesiydi. Japon Ekonomik Organizasyonlar Federasyonu Keidanren’in hazırladığı 26 sayfalık çalışma da Toplum 5.0 felsefesi ışığında gelişmesi beklenen ekonomi ve sosyoloji reformunu geniş kitlelere anlatmayı amaçlıyor.
İnsanların makine ve robotlarda ilişkisini üst düzey verimde tutan “Süper akıllı toplum” önerisini sunan Japonya, Endüstri 4.0 ile gelen teknolojik yenilikleri topluma en verimli şekilde entegre edilmesi için çaba sarfediyor. Toplumların teknolojiyi kullanarak işbirliği içerisinde olmasını öneriyor.
Bir danışmanlık şirketinin yaptığı araştırmaya göre robotlar seri yani tek tip üretimlerde gayet başarılı iken ürünlere müşteriden gelen feedback doğrultusunda özel bir şeyler eklemek istendiğinde insanın yardımına ihtiyaç duyuyor.
Yukarıdaki araştırma bize üretim süreçlerinde insan dokunuşunun olmazsa olmaz olduğunu gösteriyor.
Dolayısıyla Endüstri 4.0 ile insansız üretim yapabilen akıllı fabrikalar, Endüstri 5.0 ile işbirlikçi robotların ve insanların aynı ürün üzerinde koordine bir şekilde çalıştığı yerlere dönüşüyor.
Robotlar fabrika içerisinde insan kolunun yapabileceği hemen hemen her hareketi yapabiliyor. Birbirleriyle iletişim kurabiliyor, elde ettikleri verileri anlık olarak bulut sistemine kaydedebiliyorlar ve böylece yöneticiler tarafından veriler anlık olarak kolaylıkla incelenebiliyor. Fabrikayı ise küçük bir insan grubu yönetiyor.
Toplum 5.0 da İnsansı robotlar günler geçtikçe gelişiyorlar. Bu gelişmeler sayesinde robotlar artık kollarını insan kolunun tüm fonksiyonlarını yerine getirebilecek kadar ilerlemiş olacak. Bu da robotların herhangi bir bölge sınırlandırılması olmadan herhangi bir yerde duran nesneyi alıp, kullanabilmesini sağlayacaktır. Hem üretim robotlarının fonksiyonları genişleyecek hem de onları tamir edebilecek, yeniden programlayabilecek, kontrol edebilecek olan robotlarda yapılmış olacak. Hepsi online, buluta veri yüklüyor ve kendileri arasında iletişim kuruyor olacak.
Yalnızca bir kişi tek bir bilgisayar kullanarak tüm fabrikayı kontrol edebilecek hale gelecektir. Bilgisayarı beyin dalgası sensörleri bulunan cihaz vasıtasıyla da kontrol edebileceğiz. Robotların hepsi bozulursa diye bir soru aklınızda kalabilir merak etmeyin tek birini tamir etseniz yeterli olacaktır. Robotların artık kendi bataryası ve kendi yapay zekası, sizinle iletişime geçebileceği dikkate alınırsa çek fişi bitir işi diye bir olay da olmayacaktır. Robot-insan işbirliği yapılacak. Artık iş alımı sırasında dikkat edilecek unsurlar işlemci modeli, markası, batarya süresi gibi unsurlar olacak.
İnsanlığa odaklanmış olmasına rağmen, Toplum 5.0, ekonomik kalkınmayı dengelemek ve sosyal sorunları çözmek amacıyla, öncülüğü bilim ve teknoloji inovasyonunun üstlendiği yeni bir topluma işaret ediyor.
Toplum 5.0, bir yerde de içinde bulunduğumuz dijital dönüşüm çağına ve dördüncü endüstriyel devrime hem birey hem de toplum bazında adapte olmak için rehberlik sunuyor.
Toplum 5.0 ile her şeyden önce dördüncü sanayi devriminin Nesnelerin İnterneti (IoT), büyük veri, yapay zeka, robot ve paylaşım ekonomisi gibi yeniliklerini hem farklı endüstrilere hem de sosyal hayata dahil ederek çeşitli sosyal zorlukları çözebilen bir toplum oluşturmak amaçlanıyor.
Bu sayede geleceğin toplumu, yeni değer ve hizmetleri kesintisiz olarak geliştiren, insanların yaşamlarını daha uyumlu ve sürdürülebilir hale getiren bir toplum olabilir.
Bu ilişkiyi bir örnekle açıklamak gerekirse; Nesnelerin İnterneti ile toplanan büyük veri, yapay zeka tarafından yeni bir zeka türüne dönüştürülerek toplumun her köşesine ulaştırılacak. Yani Toplum 5.0’ın ilerlemesi ve gelişmesi ile ürünlerin ve hizmetlerin talep edenlere ihtiyaç duyulduğu miktarda ve zamanda ulaştırılacak olması, daha konforlu ve sürdürülebilir bir yaşam şeklini getirecek.
Bugüne kadar en az konuşulan ama en kritik olduğunu hepimizin içten içe bildiği bir konu varsa, önüne geçilemez bu dijital dönüşüme mikro düzeyde insanın, makro düzeyde toplumların nasıl hazırlanacağı konusuydu. Toplum 5.0’da insansı robotlar gün geçtikçe gelişmektedir. Bu gelişmeler sayesinde robotların yapay kolları artık insan kolunun tüm fonksiyonlarını yerine getirebilecek düze gelmiş vaziyette. Bu da robotların herhangi bir bölge sınırlandırılması olmadan herhangi bir yerde duran herhangi bir nesneyi alıp, kullanabilmesini sağlamaktadır. Bu durum üretim robotlarının fonksiyonlarının genişlemesine ve kendi kendilerine tamir edebilme, yeniden programlayabilme ve kontrol edebilme özelliğine sahip olan robotlar haline dönüşmelerine sebep olmuştur. Aynı zamandan bu robotlar her daim çalışır olabildikleri gibi kendileri arasında iletişim kurabilmektedirler.
Teknolojik gelişmeler inanılmaz bir hızla gelişmeye ve çoğalmaya devam ediyor. Bazı teknoloji guruları Endüstri 5.0’ın, üretime daha fazla insan dokunuşunun geleceğini öngörmektedirler. Tam da bu sebeple, Endüstri 4.0’ın akıllı teknolojiyi üretimin en ön saflarına koyduğu yerlerde 5.0 ile birlikte, insanlar ve akıllı sistemler arasındaki işbirliği mutlaka artma eğiliminde olacak, endüstriyel otomasyon insanın bilişsel ve eleştirel düşünme becerisi ile birleşecektir.
Endüstri 5.0, günümüzde tüketicilerin, satın aldıkları ürünlerde bireyselleştirme talebinin yüksek olmasından dolayı kaçınılmazdır. Bu aynı zamanda ürünleri ile birlikte “kişiselleştirme” tercih ettikleri anlamına gelmektedir.
Gittikçe daha fazla üretici, insan bileşenini sadece kişiselleştirme için değil, aynı zamanda üretim hattındaki verimliliğin artması için de geri getiriyor. Bunun bir örneği, Toronto’nun en gelişmiş hoparlörlerini üreten Paradigm Electronics’tir. Şirket, hoparlör kabinlerini parlatmak için Universal Robots’un UR10 robot kolu ile birlikte insanı da işin içine katarak üretim verimliliğini % 50 arttırdığını belirtiyor.
Toplum 5.0’ın “dünya çapında” toplumsal bir dönüşüm olduğunu düşünürsek, elbette belli başlı engellerle karşılaşacağını da söylemek gerek. Japonya Ekonomi Organizasyonu Keidanren, Toplum 5.0’ın geliştirilebilmesi için yıkılması gereken 5 önemli bariyeri de şöyle tanımlıyor:
• Hukuk sistemindeki engeller
• Nesnelerin dijitalleşmesindeki bilimsel boşluklar
• Kalifiye personel eksikliği
• Sosyo-politik önyargılar
• Toplumsal direnç
Keidanren, bu bariyerlerin yıkılması ve Toplum 5.0’ın yoluna devam edebilmesi için toplumların işbirliği içinde olması gerektiğine vurgu yapıyor.


TOPLUM 5.0 HEDEFLERİ
• Yaşlanan dünya nüfusuna karşı çözümler geliştirmek: Çünkü dünya yaşlanıyor, nüfus artıyor teknoloji ve dünya aynı hızda büyüme sağlıyor. Tüm bu olanlar da insanları yeni çözüm arayışlarına yönlendiriyor bir anlamda.
• Sanal dünya ile gerçek dünyanın beraber işler hale getirilmesi: Sanal dünya ile gerçek dünya artık neredeyse bir arada ilerliyor. Sanal dünya gerçekliği, dünya gerçekleri ile yarışır bir hızda ilerliyor.
• Nesnelerin internetinden toplumun çıkarları gözetilerek faydalanılması.
• Çevre kirliliği ve doğal afetler için çözüm yolları üretilmesi: Çevre kirliliği ve doğal afetler aldı başını yürüdü. Çevre kirliliğinin önüne geçmek için insan üstü bir çaba sarf etmek zorunda kalıyoruz. Doğal afetlerin büyük çoğunu ise yine kirlenen çevre ve dünya tetikliyor.


ENDÜSTRİ 5.0 İÇİN MESLEKLER
Almanya önderliğinde başlatılan 4.0’ı anlamaya çalışırken Japonlar, geliştirdikleri “toplum için teknolojik devrim” sayesinde, özellikle yaşlı halkı istihdam etmek üzere yapay zekâ gibi robotik teknolojileri devreye sokmak için işe koyuldu bile. Japonlara göre Endüstri 5.0, insanların yapamadıklarını yapacak bir devrim olacak. Endüstri 5.0 sayesinde yükselişe geçmesi planlanan bazı meslek dalları da gün yüzüne çıkıyor. Bunları şu an düşünmek bile karmaşık iken yakın zamanda bunların bölümleri de karşımıza çıkacak ki bu “yakın zaman”ın tam içindeyiz zira yapay zekâ mühendisliği son dönemin hızla gelişen üniversite bölümlerinden. Şu an iş bulma konusunda endişeli yaklaşılan bu pek çok teknolojik bölüm, yakın geleceğin favorilerinden olacak. Ülkemizde de bazı üniversitelerde yapay zekâ mühendisliği bölümü açıldı böylece yakın zamanda yeni mühendis adayları geleceğin teknolojilerini yönetebilecek. İleride parlayacak mesleklerden biri de endüstriyel veri bilimciliği. Özellikle Endüstri 4.0’ın ilerde oluşturacağı meslek gruplarından biri olarak düşünülmüştü ki aslında Endüstri 5.0’in de önemli bir parçasıdır diyebiliriz. Yanı sıra robot koordinatörlüğü, endüstriyel bilgisayar mühendisliği ya da programcılığı gibi meslekler de geleceğin favori meslekleri olarak görülüyor.


ENDÜSTRİ 5.0 İÇİN ROBOTLAR
Tabi önce şunu netleştirmek gerekiyor. Endüstri 5.0 sadece insansı robotlardan ibaret bir gelişme/kavram değil, ancak, özellikle robotlar, toplum için teknoloji yaklaşımında önemli rol oynuyor.
Nedenine gelince aslında cevap net: Dünya yaşlanıyor, yaşlanan dünya nüfusu artıyor ve iş gücü azalıyor. Bir diğer yanda da, teknoloji ve dünya aynı hızda büyüyor. Tüm bu olanlar bir anlamda insanları yeni çözüm arayışlarına yönlendiriyor. Peki bu sorunlara çözümümüz insanla yapay zekanın ortak yaşamıdır diyebilir miyiz?
Robot-insan iş birliği ile bilgi toplumundan süper akıllı bir topluma geçebilir miyiz? Benim yorumum evet yapabiliriz ama bunun için öncelikle:
Hukuk sistemindeki engellerin kalkması, nesnelerin dijitalleşmesindeki bilimsel boşlukların, kalifiye personel eksikliğinin tamamlanması ve etik boyutunu mutlaka göz önünde bulundurmamız gerekiyor.


ENDÜSTRİ 5.0 İÇİN İNSANLAR
Tüketicilerin en fazla talep edeceği ve en çok para ödeyeceği şey kişiselleştirilmiş, insan bakımı ve işçiliğin ayırt edici özelliğini taşıyan ürünlerdir. İnsani dokunuş, her şeyden önce, tüketicilerin satın aldıkları ürünlerle kimliklerini ortaya koyma ve ifade etme şeklidir. Bu anlamda tüketiciler otomasyonun üretim sürecinin bir parçası olup olmadığına aldırmazlar. Ancak, kişisel çabalarıyla özel ve benzersiz bir şeyler üreten insan tasarımcıların kendi kişisel izlerini taşıyan ürünlerini satın almak isterler. Bu bir kişiselleşme ve lüks ihtiyacıdır. Bu Endüstri 5.0 trendi, sanayiden çok “sanayileşmeye” karşı gibi durmaktadır. Bu durum, yani kişiselleştirme ihtiyacı sanki sanayileşmeden önceki bir şeye, kendi ellerinize özenerek zaman harcayarak yaptığınız bir şeye dönüşmüş gibi… Sadece kişinin kendisi veya sevdikleri için duygusal bağlarını ortaya koyduğu, içindeki duyguları yansıttığı bir sürece…
Bu noktada robotlar seri üretimlerde oldukça başarılı olmalarına rağmen ürünlere özel bir şeyler eklemek istendiğinde insanın yardımına mutlaka ihtiyaç duymaktadır. Ancak günümüzdeki tasarımcılar, üreticiler, insanların beklediği kalite, hızda ve fiyatta uygun ürünleri nasıl üretiyor? Cevap basit robotlarla işbirliği yapılıyor. İnsanlarla işbirliği içinde çalışan robotlar, bugün tüketicilerin talep ettiği kişiselleştirilmiş ürünleri üretmek için ihtiyaç duyulan araçlardır. Bunlara “Kolloboratif Robot” da denmektedir. Bu robotlar, modern ürünleri insan dokunuşuyla yapmak için gereken hız, doğruluk ve hassasiyetle insan işçiliğine destek verir. Endüstri 5.0, Endüstri 4.0’dan sonra gelen bir gelişme değil, otomasyonun robotlara bağlandığı bir sondur aslında.
İnsan / robot işbirliği hâlihazırda üretim hattında mevcuttur. Hatta bazı robot üreticiler bu işi bir adım sonraya çıkartmış ve işyerinde personelin yaralanmasını önlemek için çalışan robotlar geliştirmiştir.
İnsan dokunuşunun geri dönmesi elbette robotların üretim sürecinden çıkarılacağı anlamı taşımaz. Aksine, Endüstri 5.0, imalat endüstrisinde hem makineyi hem de insan rolünü geliştirerek, tekrarlayan görevleri mekanik olarak makinalara devredilebilir hale getirerek insanın yaratıcı tarafının ortaya çıkmasını sağlamış olmakla birlikte, bu durum, personelin üretim kalitesini yükseltmek için daha fazla sorumluluk almasını ve sistemlerin denetimini arttırmasına da vesile olmuştur.
Endüstri 4.0 hala çoğu üreticinin kafasında en büyük devrim olsa da gelecekte farklı şeyler olabilir. Teknoloji her gün gelişiyor ve üretimin de bu duruma ayak uydurabilmesi için onunla birlikte gelişmesi gerekiyor.
Endüstri 5.0’daki Kolloboratif Robotlar sayesinde insanlar, endüstriyel üretimin merkezine geri dönerek tüketicilere talep ettikleri kişiselleştirilmiş ürünleri vermekle kalmayıp, işçilere/çalışanlara da üretim süreçlerinde daha yaratıcı olmalarına olanak vermektedir.
Teknoloji çok hızlı gelişiyor ve bir sonraki Endüstri devrimine eskisinden daha hızlı bir şekilde evriliyor. Öyleyse, hiç bir makine veya kişiye bağlı olmadan ve sadece bir “Uygulama” ile çalışabilecek olan bir üst versiyonun “Endüstri 6.0” olması neden mümkün olmasın ki?


TÜRKİYE İÇİN ENDÜSTRİ 5.0
Tübitak tarafından 2016 teknoloji alanında faaliyet gösteren 1000 özel sektör kuruluşuna kapsamlı bir anket uygulandı. Firmalara endüstri devrimlerinin getireceği yenilikler soruldu.
Aşağıda anket sonuçlarında da görebileceğiniz gibi ülkemizin durumu içler acısı.
Endüstri 2.0 ile Endüstri 3.0’ın arasında kaybolmuşuz Tübitak’a göre.
Teknoloji üreten(!) firmalar bile teknolojik endüstriyel yeniliklerden haberdar değil. Hala endüstrimiz insan gücü ağırlıklı.
Bizler için daha Endüstri 4.0’ı anlamadan 5.0’a geçiş ne kadar mümkün? TÜBİTAK’ın yaptığı araştırmaya göre, sanayimizin endüstri olgunluk seviyesi, Endüstri 2.0 ile Endüstri 3.0 arasında yer alıyor. Yani “Endüstri 2.5” seviyesindeyiz. İş dünyasının “Endüstri 2.5” seviyesinde olduğunu akıldan çıkarmadan, gereken yatırımlara hız vermesi gerekiyor.
“Endüstri 2.5” seviyelendirmesinin, insan yönetiminden kurumsal anlayışa kadar daha birçok konuda da geçerli olduğunu unutmayalım. Kamu ve özel sektör ile üniversitelerin, endüstri dönemi geçişlerinin iyi anlaşılmasını sağlayacak bilgilendirme seferberliği içine girmesi şart. Özellikle ‘Toplum 5.0 felsefesinin ülkemizde iyi anlaşılması gerekiyor. Toplum 5.0 sadece teknolojinin gücünü artırmayı değil aynı zamanda toplumun yaşam kalitesini de artırmayı amaçlayan bir felsefe olduğunu unutmadan. Son olarak, ülkelerin ekonomik gelişmişlik ve kalkınma seviyesi ile inovasyon ve teknoloji yaratma kapasitesi arasındaki göstergeler arasında doğru orantı olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla çocukların ve gençlerin deneye yanıla, hata yaparak, sorgulayarak, özgür düşünerek, yeni fikirler geliştirmelerinin yolu bir şekilde açılmalıdır.


SONUÇ

Dünya, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin ivmeli ve dev adımlarla oluştuğu bir dönemi yaşıyor. Buna bağlı olarak ekonomik ve politik etkiler ve sonuçlar da görmeye başladık. Bu yaşananların (ve yaşanacakların) özü, bir zihniyet değişiminin gündemde olmasıdır. Başlangıçta tehditler ve riskler içeriyor gibi görünen her değişim, aynı zamanda yeni fırsatlar gündeme getirir. Endüstri 4.0 ve sonrasına ilişkin tahayyül, geleceğin oluşturulması ve şekillendirilmesidir. Bu bağlamda Toplum 5.0, bir gelecek öngörüsü veya hayali değildir. Olmamalıdır da. Toplum 5.0, bir gelecek tasarımıdır ve mevcut toplumların kendileri tarafından yaratılabilir. Buradaki ana fikir, yeni bilimsel ve teknolojik gelişmelerin toplumsal iyiden yana ve bireyin yaşam şartlarının (yaşam ekosisteminin kendisi ile birlikte) daha kaliteli ve sürdürülebilir hale getirilmesidir. Teknolojik gelişmelerin bir sonucu olarak dijital ilerlemenin sadece ‘iyi niyetli’ olarak sürüp gitmeyeceği dünya tarihinin biz öğrettiği sonuçlardan bir başkasıdır. Teknolojiyi barışçıl amaçlar dışında, kendi çıkarları için kullanmak isteyen güçler olacaktır. Burada suçlu, teknoloji olmayacaktır. Sonuçta Toplum 5.0 idealinin gerçekleşmesi gene insana bağlı kalacaktır. Bilimsel gelişmelerin, yeni ve evrimleşen teknolojilerin etkisiyle bilinçli veya metazori dijital dönüşüm, toplumun pek çok özelliğini değiştirecek. Bundan bireylerin ve ailelerin özel yaşamları, kamusal yönetim ve işler, iş-işletme ekosistemi, sanayi ve istihdam da etkilenecek. Burada önemli olan nokta, kendiliğinden bir değişime mi razı olunacağı yoksa bilinçli seçimlerle bir geleceğin mi tasarlanacağıdır. Teknolojiler bizi şöyle bir noktaya taşıma potansiyeline sahip: Günlük yaşamda veya işte kullandığımız ürünler, makineler, cihazlar vb. akıllı ve bağlantılı olacak. İnternet’e erişme özelliği olan maddi varlıkların yarattığı bu yeni uzaya “Nesnelerin İnterneti” adı veriliyor. Yaşamımızda her an daha fazla yer alacak olan yapay zekâ; pek çok işin, faaliyetin ve mesleğin yerini alacak. Buna yapay zekânın metalaşması diyebiliriz. Yüksek veri işleme gücü ve yapay zekâ sayesinde akıllı hale gelen robotlar fiziksel dünyada farklı alanlarda hizmet verecekler. “Defteri kebir” veya “sanal noter” olarak isimlendirdiğim blok zinciri teknolojisi sayesinde kamusal, finansal vb. pek çok işlem İnternet’e taşınacak. Siber güvenliğin daha iyi şartlarda sağlanması ile birlikte İnternet kayıt altına alınması gereken her şeyin ana ortamı olacak. Bu sayılanlara 3B yazıcılar, artırılmış gerçeklik, buut bilişim, sensörler, büyük veri ve analitikler gibi başka teknolojileri de ekleyebiliriz. Yeni teknolojiler kendi aralarında yeni kombinler yaratarak değişimi hızlandırıp çeşitlendiriyor. Dijital teknolojiler ve çığ büyüyen veri yığınları, insanların yaşam çeşitliliği içinde yaşamaları ve kendi seçtikleri yolda barış içinde yürüyebilecekleri bir toplum yaratmalıdır. Öngörülen ve özlenen toplumun en önemli özellikleri arasında çeşitlilik ve yenilik yer alacak.
Bu nedenle yeni çağın anahtar kavram ve fonksiyonlarından ilk sıralarda yer alan birinin “inovasyon” olacağı dile getiriliyor. İnovasyon, öncelikle hayal gücü ve yaratıcı düşünme anlamına gelir. Yeni dünyayı yaratmak ve toplumsal iyiden yana hayalleri gerçekleştirmek için çok daha verimli ve etkin ‘görev yapacak’ hayal gücüne ihtiyaç olacak. Düşünmek, hayal etmek, tasarlamak ve gerçekleştirmek değer yaratan insani özelliklerdir. Bu da akıllı makinelerin varlığının insanı yaşamın dışında bırakmayacağı anlamına gelir. Toplum 5.0 vizyonunun toplumu nasıl değiştirmesi gerektiğine ilişkin bazı öngörüler sıralayabiliriz. Başta 20’nci yüzyıl olmak üzere geçtiğimiz çağların odak noktası (-ki hâlâ öyle olmaya devam ediyor) daha büyük ölçekte üretmeye dayalı olarak verimlilik idi. Yeni toplum ise problem çözmeye ve değer yaratmaya odaklanmış olmalıdır. Yaşanmış dönemlerde kitlesel üretimden ideolojilere kadar yaşam, aynılık veya benzeşme üretmek üzere kurgulanmış ve inşa edilmişti. Toplum 5.0 Çağı ise önüne stratejik hedef olarak çeşitliliği koyuyor. Her bireyin veya topluluğun çeşitli yetenekleri deneyimleyebilmesi öngörülüyor. Toplum 5.0 ile birlikte bireyin herhangi bir zaman veya mekânda kendi gelişimi için yararlanabileceği (örneğin eğitim gibi) imkânlara ve fırsatlara erişebileceği merkezsizleşmiş (desantralize) bir dünya hayal ediliyor. Toplu 5.0, insanların güven içinde esnek yaşam tarzlarını seçerek yaşayabileceği bir gelecek tasarımıdır. Geçmiş ve bugün ile Toplum 5.0 gelecek tasarımını birbirinden ayıran en önemli özelliğin kaynakların kitlesel tüketiminden vazgeçmek olduğunu söyleyebiliriz. Toplum 5.0, insanların doğa ve yaşam çevresi ile gerçek anlamda uyum içinde yaşadığı, sürdürülebilir çevresel uyumu ilkesel olarak ilk sırada gözettiği bir çağ olarak öngörülmelidir. Kısaca özetleyelim. Toplum 5.0, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin devamında ortaya çıkacak, beklenen bir ‘sonuç’ değil, gerçekleştirilmesi gereken bir gelecek tasarımıdır. Konunun odağında ise insan var. Endüstri 4.0 çatısını oluşturan yeni ve evrimleşen teknolojilerden daha iyi bir sosyo-ekonomik gelecek tasarımı amacıyla yararlanılması vizyonuna “Toplum 5.0” adını veriyoruz. Terim, teknolojik değişim karşısından kendi sosyo-ekonomik değerlendirmelerinden kaynaklanarak ilk olarak Japon hükümeti tarafından geliştirildi. Tasarımın ana ilkelerinden biri, ortaya çıkan problemlerin çözümünde veya yeni bir toplum düzeninin oluşturulmasında doğa ve canlı / cansız yaşamla uyum içinde olunmasıdır. Toplum 5.0 vizyonunun araştırılıp tartışılması gereken yönleri olmakla birlikte geleceğe yönelik bazı öngörülerden söz edilebilir. Örneğin yeni mali sistemlerin eldeki fonları toplumun yararına olacak biçimde etkili ve verimli biçimde dağıtması beklenir. Kamusal ağlar, toplumun karşı karşıya kalacağı çeşitli güvenlik sorunlarını kolayca aşabilmesini sağlamalıdır. Felaket durumlarında kurum ve kuruluşlar arası bilgi paylaşımı, bunlara karşı hızlı tepki ve katkı verilmesine yardımcı olmalıdır. Kentlerin aşırı şişkin olmaya devam etmesi yerine kent dışı alanlarda daha küçük yerleşimlerin oluşumuna katkı yapılmalıdır.
Bu öngörü örnekleri yanında; Toplum 5.0 inşa sürecinde enerji, insan sağlığı ve bakımı, tarım ve gıda, ulaşım ve taşıma, ürün ve hizmet üretimi gibi alanlarda yapılacak pek çok iş olacak. Teknolojilerin yarattığı kolaylık ve yenilik imkânlar bunların gerçekleştirilmesine önemli katkılar verecek. İş-işletme ekosistemindeki paydaşlar kendi amaçlarına uygun olarak ekonomik değer üretirler. Toplum 5.0 şartlarında kuruluşların ve kişilerin yaratması gerekenler arasında gelecek tasarımının hedeflerine uygun olarak sosyal değer yaratılması yer alır. Ekonomik canlılığı toplum tabanına yaymak üzere yeni kurulan filiz girişimlerin (start-up’ların) desteklenmesine önem verilir. Kuruluşlarda ve bireylerde inovasyon bilgi ve deneyiminin yaygınlaşması için kişisel ve kurumsal ilginin artışı yanında yeni yöntem, teknik ve araçların geliştirilmesi ve kullanımı teşvik edilir. İnovasyon odaklı çalışan küçük işletmelerin oluşumu ve sürdürülebilirliğine önem verilir; onlara yönelik özel ortamlar ve şartlar oluşturulur. Bu beklentilere uygun olarak insan kaynakları ve istihdam yaklaşımlarında da değişim olacaktır. Yeni çağ, verinin miktar olarak ivmeli çoğaldığı ve giderek çeşitlendiği bir dönemdir. Bilişim teknolojilerindeki ilerlemeler, elektronik işlem hızı ile gücünü büyük ölçüde artırdı. Böylece yapay zekânın karmaşık sorunlarını aşmak giderek daha kolay hale geliyor. Bu durum, verileri yapay zekânın da yardımıyla analiz edip değerlendirmeyi, problem çözmeyi ve süreçleri yönetmeyi mümkün hale getiriyor. Yeni çalışma tarzı, sabit ve kapalı departmanlar yerine dinamik (ihtiyaca göre sanal) olabilen takım modeline dönüyor. Takım çalışması ile birlikte yeni liderlik tarzları gündeme geliyor. Toplum 5.0’a giden yolda öğrenmenin de ilke ve gerekleri değişecek. Örneğin hemen (sosyal veya teknik) her meslek / iş dalında yapay zekâ, matematik, enformatik ve yaşam bilimlerine ilişkin bilgilerin gerek şart olmasını bekleyebiliriz. Kuruluşlar yüksek niteliklere ve becerilere sahip kişilere kendi yapılanmaları içinde yer vermek için yarış içinde olacaklar. Ayrıca öğrenme, sonsuz bir süreç haline dönüşecek; dolayısıyla sosyal düzenin kişilere her zaman ve her yerde eğitime ulaşabilmek imkânı sağlaması gerekecek. Kamu yönetimi açısından baktığımızda ise tam anlamıyla dijital dönüşümün sağlanması kaçınılmazdır. Bu gelişmeler, merkezi ve yerel yönetim yapılarını da dönüştürürken bu yapılar arasındaki ilişki ve etkileşim şartları da farklılaşacak. Yaşam, önce maddi yeniliklerle tanışıyor. Bu yenilikler, bilimsel gelişmelere ve bunlara bağlı olarak teknolojik buluş ve inovasyonlara bağlı olarak ortaya çıkıyor. Her maddi durum, sonrasında yeni zihinsel oluşumların yaratılmasını sağlıyor. Bu oluşumlar yeni toplum tarzlarına ve kişisel yaşam biçimlerine doğru evrimleşiyor. Endüstri 4.0 çatısı altında yer alan çok sayıda yeni veya evrimleşmiş teknoloji ve temel nitelikte inovasyon var. Bunlar kendi aralarında kombinler yaparak daha önce örneği görülmemiş yeni teknolojilerin ve uygulamaların ortaya çıkmasına imkân yaratıyor. Öyle anlaşılıyor ki; bilimsel ve teknolojik ilerlemeler sadece kendi alanlarında kalmayacak, sosyal, kültürel ve ekonomik yaşamın ve var olma tarzlarının değişimine yol açacak. Endüstri 4.0 için pek çok vizyoner ve stratejik slogan veya motto üretilebilir. Muhtemelen bunlar arasında en anlamlısı “Bu, daha başlangıç!” olacaktır. Dünya, bir bütün olarak şimdiye kadar tanık olmadığı bir değişim ve dönüşüm çağını yaşıyor.
Bunu, çoğalma ve yayılma hızları ile çeşitlenmesini dikkate akarak bir tsunamiye benzetebiliriz. Hiç kuşkusuz; hızla yükselen geleceğin farkında olanlar, olamayanlar, belki de olmak istemeyenler var. İkinci Dünya Savaşı’nın sonrasını hatırlayın. Çok sayıda insanın öldüğü veya sakat kaldığı, yaşam alanların yok edildiği yıllardan sonra düşünsel olarak bireyin öne çıktığı bir dönem oluştu. Bilim, sanat ve kültür alanlarında yeni akımlar kendilerini bireyi öne alarak ifade ettiler. Endüstri 4.0’ın yarattığı yenileşme rüzgarı ile birlikte yeni zihinsel yaratımlar olacağı açıktır. Daha henüz sonu belli olmayan bir maddi değişim döneminin başında olsak da; Toplum 5.0 söylemi; Endüstri 4.0’ın yarattığı, bir anlamda ‘aktif kompleks’ duruma bir tepkisel tarzdır. Mevcut durumda toplumların çözmesi gereken pek çok sorun var. Doğanın ve yaşam çevresinin hızla yok edilmesi, dünya kaynaklarının tükenmesi, savaşlar, açlık, eşitsiz dağılım, iklim değişikliklerine bağlı doğal felaketler, bazı ülkelerde yaşlanan nüfusa karşılık kimilerinde denetimsiz nüfus artışı gibi daha pek çok problem başlığı sayabiliriz. Dünyanın önemli bir bölümünde ülkeler işsizlik, düşük gelir düzeyi, kötü beslenme, sağlıksız yaşam şartları gibi problemler yaşıyor. Doğru ve iyi niyetli kullanıldığında yeni bilimsel ve teknolojik gelişmeler bu tür sorunların çözülmesinde yardımcı olabilir. Bir başka deyişle Endüstri 4.0, yeni bir dünyanın, farklı toplumsal yapının ve yaşam tarzının oluşumu için zihinsel açılımlara vesile olmaktadır. Bu nedenle Toplum 5.0, dünyanın olumsuzlanan durumuna karşı verilmiş, bir gelecek tasarımı ihtiyacına olan tepkidir. Bu fikrin Japonya’dan kaynaklanmış olmasının da maddi ve sosyal nedenleri olduğu açıktır. Dünya, bugüne kadar üç teknolojik dönem (devrim) yaşadı. Bunlardaki ana özelliklerden birisi, değişim aktörlerinin Endüstri 4.0 Çağı kadar fazla sayı ve çeşitlilikte olmamasıydı. Maddi gelişmeler kısa sürede toplumsal değişim ihtiyaçları ile uyum sağladı. İnsanlar sonuçtan her zaman mutlu olmasalar da, teknolojik devrimin yarattığı kaos görece daha kısa sürede istikrara dönüştü. Bu kez durum farklı… Çok sayıda faktör, geleceğe görmesi imkânsız bir bulanıklık yaratıyor. Bunlar arasında da bilişim ve iletişimdeki ilerlemelere bağlı olarak yapay zekânın yükselişi önemli bir yere sahip… Bilinmeyen ve öngörülemeyen gelecek, ister istemez korku ve endişe yaratıyor. Diğer yandan yeni bilimsel ve teknolojik gelişmeler yeni toplumu yaratmak için de fırsatlar ve imkânlar içeriyor. Bundan sonraki gelişmeler gücün kimin elinde olduğuna ve ne amaçla kullandığına bağlı olarak ortaya çıkacak.


KAYNAKLAR:

bbc.com

beyaznokta.org.tr

bilisimhareketi.com

blog.universal-robots.com

eksisozluk.com

endustri40.com

herkesebilimteknoloji.com

hurriyet.com.tr

huseyin-uysal.com

incitas.com.tr

inovasyonuzmani.com

kamuajans.com

karsmanset.com

lean.org.tr

makronet.com

mediaclick.com.tr

mediaclick.com.tr

medium.com

muraterdal.com

poyraz.tech

rekoltedunyasi.com

researchgate.net

sanayigazetesi.com.tr

scholar.google.com

sektorel.com

tr.euronews.com

webrazzi.com

yurtgazetesi.com.tr


Dr.Mehmet Birekul, 2020

Total Page Visits: 3360 - Today Page Visits: 2