Türk Milli Eğitim Sistemi ve Okullar -3-

2 Temmuz 2015 0 Yazar: admin

YÖNETİM

Yönetim Kavramının Tanımı ve Açıklaması:

Yönetim, “hiyerarşideki bir üstün örgütleyici çalışmaları” olarak tanımlanmaktadır. Kısaca tanımlamak gerekirse yönetim, toplumsal yaşayışın değişik kesimlerinin düzenli çalışmalarını amaçlamakta, ama her şeyden önce, insanların bir başkasının egemenliğini benimsemelerini,kendileri dışındaki bir iradeye boyun eğmelerini içermektedir(Fişek,1979,ss.51-52).

Waldo ve diğerleri, “yönetimi, örgüt amaçlarının gerçekleştirilebilmesi için insan ve madde kaynaklarının, etkili bir şekilde koordine edilerek işlerin yapılmasını sağlamak olarak görürler.”

Cumhuriyet döneminde eğitim yönetimi

Birçok batılı yazar, bizdeki ilk yönetici okulu olarak Fatih Sultan Mehmet tarafından kurulan Enderun’u görmektedir. Dünya çapında isim yapmış böyle bir kurum varlığı ve ürünlerine rağmen, on dokuzuncu yüzyıl ortalarına kadar, Osmanlı Devleti genel eğitiminin önemini görememiştir. Böylece Şeyhülislamlık içinde kurulmuş bulunan Ders Vekilliği silik bir makam olarak kalmış ve bir merkez organizasyonunun yapı ve fonksiyon özelliklerini gösterememiştir.

Reşit Paşa’nın girişimiyle başlayan Tanzimat reformları arasında, Fransız modelinin bazı değişiklikleri ile 1840’da kamu yönetimimize uygulandığı görülmektedir. Bu uygulama, eğitimimizin bugünkü organizasyon yapısının temelinin oluşturmaktadır. Piramit bir forma giren bu yapı çerçevesinde, eğitim yöneticisi hiyerarşideki yerini almıştır(Bursalıoğlu,1965,s.29,30).

M.Kemal Atatürk’e göre eğitim, ulusal idealleri beslemek, özgür ve ulusal bir devlet yaratmak, dinamik ve çağdaş bir toplum kurmak için en önemli bir araçtı.Bundan dolayı,halkı eğitmek devletin önemli ve kaçınılmaz göreviydi.Bunu gerçekleştirebilmede ilk adım,milli bir eğitim sistemi geliştirmekti.İşte ,31 Mart 1924 tarihinde kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu; ülkede, yüzyıllardır devam eden ve modern okullar yanında yer alan geleneksel eğitim kurumlarına son veriyor, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sorumluluğu altında laik bir eğitim sistemi kuruluyordu.

John Dewey, 1924 yılında ülkemizde 2 ay süren incelemeleri sonunda “Türkiye Maarifi Hakkında” bir rapor hazırlamıştır. Bu raporda, Milli Eğitim Bakanlığı’nın tüm işleri kendi bünyesinde toplamak düşüncesiyle aşırı merkeziyetçiliğe gidebileceği tehlikesine dikkati çekmiştir. Aşırı merkeziyetçiliğin okul yönetiminin ve öğretmenin gelişmesi özelliklerini yok edebileceğini temas etmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın, artan eğitim ihtiyacına cevap verecek biçimde daha foksiyonel hale getirilmesi ve görevlerinin yeniden belirlenmesi amacıyla, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’da değişiklik çalışmaları sürdürülmektedir.

Genel Değerlendirme

Ülkemizde eğitim yönetimi biliminin kuramsal temelleri 1970’li yıllardan sonra yeterinde incelenmiştir. Sonuçta iki önemli sonuç ortaya çıkmıştır. Bu sorunlardan ilki, eğitim yönetimi bilimi alanında çalışan bilim adamları, hala eğitim yönetimi biliminin kuramnsal temellerini işletme yönetimine dayandırmaktadır. İkincisi uygulamacı konumunda bulunan okul yöneticileri, eğitim yönetimi alanında yetiştirilmemektedir.

Eğitim yönetim bilimi alanında yapılan çalışmaların kamuoyuna ve bilim dünyasına tanıtımında bazı aksamalar yaşanmaktadır. Bunların başında alandaki gelişmeleri ilgililere aktaracak yayın araçlarının sayısının azlığı gelmektedir. Üniversitelerin bu yöndeki çalışma ve çabaları, mali olanaksızlıklar nedeniyle sığ ve kısır kalmaktadır. Bazı bilimsel dergiler, yazarların maddi katkılarıyla ayakta kalabilmektedir. Bu uygulama, ülke adına, bilim adına, akademisyen adına üzücü ve aynı zamanda özendirmeyi ortadan kaldıran ve morali bozup, verimi düşüren bir durumdur.

Mehmet Birekul, 2015

Total Page Visits: 1520 - Today Page Visits: 1