Türk Milli Eğitim Sistemi ve Okullar -2-

24 Haziran 2015 0 Yazar: admin

                                        Türk Milli Eğitim Sisteminin Genel Amaçları

Eğitim sisteminin amaçları sistemin politikasına ve işlevine uygun, sistem bütünlüğünü koruyacak, kendi içinde ve toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde saptanır.

Amaçlar Hiyerarşisi

Hiyerarjik olarak eğitimin amaçlarını uzak amaçlar, genel amaçlar, okulun amaçları, dersin amaçları, konunun amaçları olarak beş grupta toplamak mümkündür. Kuşkusuz bu amaçların birbiri ile bağıntılı olması gerekir.

Türk Milli Eğitiminin Temel İlkeleri

Türk Milli Eğitiminin Genel ilkeleri şunlardır; Genellik ve eşitlik, ferdin ve toplumun ihtiyaçları, yöneltme, eğitim hakkı, fırsat ve imkan eşitliği, süreklilik, Atatürk İnkılapları ve Türk Milliyetçiliği, Demokrasi eğitimi, Laiklik bilimsellik, planlılık, karma eğitim, okul ve ailenin işbirliğidir.

ÖRGÜT( TEŞKİLAT, ORGANİZASYON)

Örgütün çeşitli tanımları yapılmış ve yapılmaktadır. Bunların hiçbiri diğerinden farklı değildir. Bir çoğunda ortak noktalar vardır. Fakat her birinin dayandığı temel felsefe diğerinden farklıdır.

Örgüt ve Yönetimin Tanımları ve İlişkileri

Belli bir amaç doğrultusunda birkaç kişinin kurduğu bir koalisyondur. Örgütün amaçları önceden kararlaştırılır. Yönetim bu amaçları gerçekleştirmek için,örgütteki madde ve insan kaynaklarına yön verir,bunları kullanır ve kontrol eder.Böylece,amaçların gerçekleşmesi için gerekli araçları sağlamış olur.

Örgüt Kuramları(Teorileri)

genel açıklamalara verilen addır(Kuzgun,1988,s.106).Kuram, yöneticiyi gerçeğe götüren en güvenilir araçtır. Çeşitli örgüt kuramlarını üç grupta toplamak mümkündür. Bunlar klasik, neoklasik ve modern kuramlardır. Klasik kuramın başlıca düşünürleri(Taylor,Reily,Allen ve Brech) formal örgütün anatomisiyle uğraşmışlardır.

Formal örgüt, ortak bir amacın gerçekleştirilmesi için işbirliği yapan insanların, koordine edilmiş eylemler sistemi olarak tanımlanabilir. Formal bir örgüt olabilmesi için koordine edilmiş bir eylemler sistemi, bir grup insan, bir amaca yönelik iş birliği, otorite ve önderlik söz konusudur. Klasik Kuram Dört Sütun üzerine kurulmuştur

a)İş bölümü: Bir insan örgütü büyüdükçe işler imkân ölçüsünde doğal çizgilerden bölünmelidir.

b)Dikey ve görevsel süreçler: Dikey süreç komuta zincirinin, yetki ve sorumluluk devrinin, komuta birliği ve rapor verme zorunluluğunun büyümeleriyle ilgilidir; yatay süreç ise, örgütün uzmanlaşmış kesimlere bölünmesi ve bu kesimlerin uygun birimler olarak yeniden gruplanmasıyla ilgilidir.

c)Yapı: Bir örgütte görülen çeşitli eylemler arasında var olan ilişkilere uygulanan bir kavramdır. Amacı, görevler arasında düzenli bir sıralama sağlamaktadır. Klasik kuram, hat ve kurmay olmak üzere iki temel yapıyla uğraşır. Hat, otoriteyi temsil eder, kurmay ise, öneri ve düşünceleri temsil eden bir danışma hizmetidir.

d)Denetim alanı: Bir yöneticinin etkin olarak denetleyebileceği memur sayısını ve bu sayının örgüt yapısı üzerindeki etkisini gösterir. Geniş alan düz bir yapıyı ortaya çıkarır, kısa alan uzun bir yapı gerektirir.

Neoklasik kuram, bundan önce açıklanan dört sütunu benimsemekle beraber, bunların insan davranışı ile değiştiğini savunur. Hawthorne, Gardner, Moore, Davis gibi yazarların öncülük ettiği neoklasik kuram,insan davranışının çeşitli yönlerini belirtememiştir.Bu kuramın  belki en zayıf yanı,sistem görüşünü önemsememiş ve örgüte getirmemiş olmasıdır.

Bir Sistem Olarak Örgütün Çözümlenmesi

1)Sistemin amaçları: Bir örgütün toplumca kendine verilen formal ve genel amaçları vardır. Bu amaçlara “açık amaçlar” denir. Bunun yanında örgütlerin informal ve bireysel olan bazı “kapalı amaçları”da vardır.

2)Sistemin stratejik parçaları:Stratejik parçalar örgütün temelidir.Bu stratejik parçalar şunlardır:

a)Bireyler: Bir örgütte belirli işleri yapmakla yükümlü bireyler kendi rol,statü ve kişilikleri ile örgüte bir kimlik kazandırırlar.Bireylerin birbirleri ile etkileşimi örgüte  kazandırılan  kimliğin temelidir.

b)Formal örgüt: Bir örgütün formal yönünü, örgütteki hiyerarşi, formal komünikasyon, karar verme işlemlerinin dağılımı ve üyelerin kararlarını etkileme yolları teşkil eder.

c)İnformal örgüt: Sistemin içinde doğal liderliğe ve doğal gruplaşmaya dayanır. Kişilere verilen roller ve statüler, formal örgütün verdiklerinden değişik olabilirler.

d)Statü ve rol düzenleri: Rol ve statü örgütte bütünlüğü sağlamak için birbirine aykırı unsurları birleştiren kavramlar olarak görülür(Bursalıoğlu,1967,s.6).

e)Örgüt ortamı: Bir örgütte üyelerin rollerini gerçekleştirebilmeleri için elverişli bir havanın olması gerekir. Stratejik parçaların birbirine kaynaştırılması süreci bu havanın yaratılmasında büyük öneme sahiptir.

3)Sistemin stratejik parçalarının birbirine bağlılığı: Sistem içinde üyeler arasında ve yönetim ile örgüt arasında meydana gelen uzlaşma, kontrol ve uyma çabaları bu bağlılığı geliştirmektedir(Gürsel,Başaran,1970,s.7).

Stratejik parçaları kaynaştırma süreci:

Sistemin tansiyonuna ve gerilimine etki yapan önemli faktörler, stratejik parçaların kaynaştırılma sürecinin sakatlanması ve örgütün gerek formal amaçlarına gerekse informal amaçlarına ulaşmasının engellenmesidir. Bu kaynaştırma süreci örgütteki karar verme ve komünikasyon süreçlerine dayanır. Bu iki sürecin çalışmaması, amaçların engellenmesine, dolayısıyla gerilime neden olur(Gürsel,Başaran,1970,s.7).

Modern örgüt kuramı, değerlere ve değer sistemlerine önem vermek, metodolojiye dikkat etmek, iş ve makamları yeni kavramlar ışığında ele almak, örgüt üyelerinin görevlilerden çok bireyler olduğunu ve bu bireylerin gruplara bağlı bulunduğunu kabul etmek gibi yenilikler taşımaktadır. Ayrıca modern kuramın yönetim bilimine sunduğu diğer iki yabancı kavram da holizm ve negatif entropy dir.

Holizm, sistemin kendisini oluşturan parçaların toplamından daha fazlasını ifade etmesidir. Bir sistem; parçaların teker teker hareketlerinin değil, karşılıklı hareketlerinin sonucu olarak ortaya çıkar(Ackoft,1996,s.7).

Entropy ise sistemin bozulması ve ölmesi demektir. Örgütler açık sistem olarak “entropy”yi önleyecek mekanizmalar geliştirirler. Sözgelimi, personeli eğiterek yeni teknolojik koşullara uydurmak ve ekonomik sıkıntılarda kullanmak üzere yedek akçe bulundurmak suretiyle sistem için negatif entropy oluştururlar.

Sistem kuramının başlangıçta  yönetim kuramlarını birleştirmek amacıyla yola çıkmasına karşın,bunu sağlayamaması,durumsallık(cotingency) adı verilen bir yaklaşımın doğmasına neden olmuştur.Bu yaklaşıma göre “her zaman her yerde geçerli” bir örgüt yapısından söz edilemez ve örgütlerle ilgili her şey koşullara bağlıdır.Yöneticilerin uygulamada yaptıkları her şey duruma bağlı olarak değişmektedir(Can,1992,s58).Bir bakıma bu yaklaşım “öyle olursa böyle olmalıdır” ilişkisini inceler.Sözgelimi yönetici,bir grup deneyimsiz  kişileri yönetiyorsa,önderlik biçimi,deneyimli astlara uygulayacağından farklı olacaktır.

Durumsal yaklaşımda, örgütler arasında benzerliklerden çok farklılıklar önem taşır. Bu farklılıkların yönetsel karar ve süreçleri etkileyeceği varsayılır. Bu nedenle durumsal yaklaşım, hastahane, üniversite vb. kuruluşların yönetimi ile sanayi işletmelerinin yönetimi arasında farklılıklar olacağı, hatta aynı örgütün çeşitli bölümleri arasında, teknoloji, örgüt yapısı vb. faktörler nedeniyle zorunlu olarak farklı metot ve teknikler uygulanması gereğini savunur(Baransel,1993,s.17).

Mehmet Birekul, 2015

Total Page Visits: 3066 - Today Page Visits: 2